Hattuşaş, tarihte Hitit İmparatorluğuna başkentlik yapmış olan antik bir yerleşimdir. Anadolu’daki Geç Bronz Çağı yerleşimlerinin en önemlisidir.

Hattuşa Hakkında Genel Bilgiler
Hattuşaş (Hattuşa) Hitit İmparatorluğunun MÖ 1650-1200 yılları arasında başkentidir. Anadolu’daki Geç Bronz Çağı yerleşimlerinin en önemlisidir. Kalıntıları, Çorum ili Boğazkale ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır.
Kent 1834 yılında mimar ve arkeolog olan Charles Texier tarafından, Trokmi başkenti Tavium'u ararken tesadüfi olarak keşfedilmiştir. Tavium ve Hattuşa birbirine oldukça yakın iki antik yerleşmedir.
Daha sonraki süreçte, çok sayıda bilim adamı bölgeyi ziyaret ederek notlar almış şehrin plan ve taslaklarını hazırlamışlardır. Ancak ilk sistemli kazılar 1893-94 yıllarında Ernest Chantre tarafından başlatılmıştır. İlk kazılan yerler büyük tapınak çevresi ve Büyükkale olmuştur.
Pişmiş kaplar ve Akadca yazıtlar kentte ilk bulunan eserlerdir.
Bölgede ilk bilimsel kazı çalışmaları ise, İstanbul Arkeoloji müzesi tarafından 1906 yılında başlatılmıştır. Theodore Makridi Bey ve Hugo Winckler tarafından yönetilen kazı çalışmaları neticesinde, antlaşma metinleri ve II. Ramses ile III. Hattuşili arasında geçen yazışmalar bulunmuştur ve tarihi kalıntıların Hitit Devletinin merkezi Hattuşaş olduğu anlaşılmıştır.
Hattuşa Şehrinin Tarihi
Hattuşa bölgesinin yerleşim tarihi MÖ 6000 yıllara kadar uzanmaktadır.
Bununla birlikte ilk kent izleri Erken Tunç Çağına tarihlendirilir. Bu dönemde kent Hattiler tarafından iskân edilmekteydi ve ismi Hattuş’tu.
MÖ 2000’lı yıllarda Anadolu’da ticaret faaliyetleri yürüten Asurlu tüccarlar, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde koloniler kurmuşlardı. Asur Ticaret Kolonileri dönemi olarak da adlandırılan bu dönemde Hattuşa bölgesinde, Hititlerden önce Asurlu tüccarlara ait yerleşim izlerine rastlanmıştır. Dolayısıyla kentin, Hitit başkenti olmadan önce de önemli bir ticaret durağı olduğu söylenebilir.
MÖ 1700’lerde Hattuşa'nın Kuşşaralı kral Anitta tarafından yakılarak tahrip edildiği bilinmektedir.
Ancak kent, MÖ 1665-1640 arası hükümdarlık yapan Hitit Kralı I.Hattuşili tarafından yeniden imar edilerek, Hitit Devletinin başkenti yapılmıştır. Hattuşili kelime anlamı olarak, Hattuşalı anlamına gelmektedir.
Hattuşa, Hitit imparatorluğunun MÖ 1200 civarında yıkılmasından sonra eski ihtişamını kaybetmiş olmakla birlikte, ilerleyen dönemlerde yine iskân görmeye devam etmiştir. Demir Çağında Frigler, devamında da Pers, Galat ve Romalılar tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Sonraki süreçte Türkmen aşiretlerinin bölgeye yerleşmesiyle bugünkü Boğazkale kasabasının temelleri atılmıştır.
Hattuşa Şehrinin Önemli Yapıları
Genel Bilgiler
Hititlerin altın günlerinde Hattuşa, İmparatorluğun sanat, kültür ve mimarlık merkeziydi. Sivil ve askeri yapıların yanında tapınaklar, savunma yapıları ve saray kompleksi gibi önemli yapıları içerirdi. Hitit binaları genellikle taş temelli, ahşap hatıl ve sütunlara sahip, düz çatılı, kerpiç yapılardı. Bu nedenle, doğada yok olabilen nispeten dayanıksız malzemelerden yapılan üst katlar günümüze ulaşamamıştır. Ancak yapıların temel taşları şehir planı ile ilgili çok önemli ipuçları sunmaktadır.
Şehrin Erken Hitit dönemindeki büyüklüğü, 75 hektardı ve yaklaşık olarak 10.000 kişinin yaşadığı bir yerleşimdi.
Kent kalın surlarla korunmaktaydı. MÖ 17. Yüzyılda 3.6 km olan, şehri çevreleyen toplam sur uzunluğu, bir asır sonra yaklaşık 3 km daha arttırılmıştı. Daha sonraki dönemlerde ise bir kat daha sur örülmüştür. Şehrin günümüze kadar gelen anıtsal kapıları da bu dıştaki surun üzerinde yer almaktadır.
Çeşitli figürlerle donatılmış olan şehrin giriş ve çıkış kapılarının muhtemelen mitolojik varlıklara karşı da bir koruma görevi vardı. Güney Batı’da bulunan Aslanlı Kapı, Silahlı bir tanrının betimlendiği Kral Kapısı ve kentin güneyinde yer alan Sfenksli Kapı, Mitolojik unsurlarla bezenmiş önemli yapılardır.
Aslanlı Kapı
Aslanlı ya da Sfenksli kapı, 250 metre uzunluk, 80 metre genişlik ve 30 metre yüksekliğe sahip sonradan doldurulmuş yapay bir tepenin üzerinde bulunmaktadır. Bu alanın altında 70 metre uzunluğunda ve 3 metre genişliğinde olan bir yer altı tüneli, potern, bulunmaktadır.
Büyük Tapınak
Şehirdeki yapıların en görkemlilerinin başında, Aşağı Şehirde bulunan Büyük Tapınak gelmekteydi. Bu yapının MÖ 13. Yüzyılın ortalarında III.Hattuşili tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir. Arinna’nın Güneş Tanrıçası ve Hepat’a adanmış olduğu düşünülen bu büyük yapı kompleksinin temel kısmı görkemli büyük kireç taşı bloklardan inşa edilmiştir. Üst yapısı ise kerpiçten yapıldığı için günümüze ulaşamamıştır. Günümüze kadar gelmiş olan temel kısmı bile yapının görkemi hakkında yeterli fikri sunmaktadır.
Tapınağın kapısından girildiği zaman öncelikle üstü açık avluya girilirdi. Avluda çeşitli dini ritüellerin gerçekleştirildiği düşünülmektedir.
Tapınağın çevresinde ise, tabanlarında yeşil Gabra taşı bulunan depo odaları yer almaktaydı. Bu depolarda genellikle tahıllar depo edilirdi. Yeşil taş Hattuşa çevresinde doğada var olan nefrit türü bir kayaçtan işlenmiştir.
Tapınağın en kutsal bölümü olan avlunun karşısındaki kısımlara ise sadece içeri girme yetkisine sahip olan birkaç rahip, kral ve kraliçe girebilirdi. Tanrı ve Tanrıça heykelleri bu kısımdaydı.
Tapınağın etrafında ise depo alanları bulunmaktaydı. Tapınağın işleyişi için gerekli gıda, eşya vb. gibi malzemelerin yanı sıra üretilen yazılı tabletlerin bir kopyası da bu tapınakta saklanırdı. Bu uygulama tapınağın devlet yönetiminde etkisini göstermesi açısından önemlidir.
Hattuşa'da Büyük Tapınak dışında büyüklü küçüklü 30’un üzerinde başka tapınak yapısı daha tespit edilmiştir.
Büyükkale
Kentin diğer bir önemli noktası, idari ve saray yapılarının yer aldığı Büyükkale mevkiiydi. Kraliyet merkezinin ve devletin yönetim organlarının yer aldığı bu kısım, şehrin kuzey doğu kısmında, araziye hâkim bir tepe üzerine konumlandırılmıştı. Büyükkale’ye ulaşım duvarların üzerine oturtulmuş uzun bir rampadan sağlanmaktaydı. Geniş avlular, konut alanları, idari odalar, tören ve kabul salonları, tapınaklar, depolar ve kraliyet sarayı, Büyükkale’nin önemli kısımlarını oluşturmaktaydı.
Yamaç Evler
Hitit sur içi yapılarından bir diğeri de yamaç evlerdir. Eğimli bir yapıya sahip olan şehirde çok sayıda yamaç ev bulunmaktaydı. Tapınağın girişinin hemen karşısında bulunan bina yaklaşık 1000 m2’lik oturma alanı ile bunların en büyüklerindedir. Boyutlarından ötürü idari bir bina olduğu düşünülmektedir. Ayrıca alt katında da çok sayıda çivi yazılı tablet bulunmuştur.
Kentte askeri ve idari işlere bakan çok sayıda imparatorluk çalışanı, tüccar ve sivil yaşamaktaydı. Dolayısıyla Hattuşaş’ın 10 binlerle ifade edilen nüfusu, ciddi bir gıda tedariğine ihtiyaç duymaktaydı. Bu büyük nüfus kıtlık dönemlerinde şehri çok zor durumlara sokabilmekteydi. Nitekim imparatorluğun yıkılması da ciddi ve uzun süreli bir kuraklıktan sonra meydana gelmişti.
Yazılıkaya
Hattuşa'nın 2 km Kuzey doğusunda yer alan Yazılıkaya, bilinen en büyük açık hava Hitit Tapınağıdır.
Baharın gelişini kutlamak maksadıyla yapıldığı tahmin edilmektedir. Kutsal alanın ana kısmı, çatısız bir odadan oluşmaktaydı.
Odanın kenarları, Hurri Panteon tanrılarının temsilini yer aldığı yüksek kabartmaya sahipti. Kabartmalarda tanrılar iki sıra halindedir. Aralarında Hepat'ın Tanrısı Tesup ve Güneş Tanrıçası bulunmaktadır. Odadaki en büyük kabartma ise ana sahnenin karşısındaki duvarda yer almaktaydı ve Hattuşaş'ın Büyük Kralı IV. Tudhaliya'yı tasvir etmekteydi.
Kompleks MÖ 13. Yüzyıla tarihlendirilmektedir.
Hattuşa'daki Arkeolojik Çalışmalar ve Mevcut Durum
Hattuşa kazıları, Alman Doğu Kültürleri Araştırma Merkezi tarafınca 1904 tarihinde başlamıştır. 1939'dan bu yana kazılar kesintisiz devam etmektedir. Boğazkale; Hattuşaş ve Yazılıkaya sahaları Milli Park statüsündedir.
Ayrıca Hattuşa ve Yazılıkaya siteleri, Birleşmiş Milletler UNESCO örgütü tarafından dünya mirası listesine dâhil edilmiştir.
Kentte son dönemde yapılan kazıların odak noktası Hitit Devletinin ekonomisinin anlaşılması maksadıyla yapılan çalışmalardır.
Hattuşa'da Bulunan Eserlerin Sergilenmesi
Boğazköy’de bulunmuş olan Hitit Çivi yazılı tabletler; İstanbul Arkeoloji müzeleri, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve Çorum Boğazköy Müzesinde koruma altındadır.
Şehir Surlarının Rekonstrüksüyonu
2003-2005 yılları arasında Hattuşaş savunma surlarının 65 m’lik kısmı, geleneksel metotlar kullanılarak tekrar inşa edilmiştir.
İnşaatta, aslına uygun olacak şekilde sadece Kerpiç tuğla, su ve saman kullanılmıştır. Duvarların üzerine ve su geçirgenliği için çorak isimli malzeme serilmiş ve sıkıştırılmıştır.
Kaynakça
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı
COMMENTS